KIYMETLİ
EVRAKA İLİŞKİN GENEL HÜKÜMLER
1. Tanım ve Unsurları
Kıymetli evrak, belirli bir
hakkın senedi bağlı olduğu ve senede bağlı bu hakkın senetsiz devir veya ileri
sürülmesinin mümkün olmadığı senetlerdir.
Bu tanımdan harekette
kıymetli evrakın unsurları,
a) Senet (maddi unsur)
b) Bir alacağa veya ortaklığa
ilişkin veya aynı mahiyette, fakat her halde ekonomik değer taşıyan hak (gayrı
maddi unsur) ve
c) Hakkın senetle kaynaşması
maddi ve gayrı maddi unsurların birleşmesi olarak sayılabilir.
2. Kıymetli Evrakın
Özellikleri
a) Kıymetli evrakta hak ile
senet arasında kuvvetli bir bağ vardır.
Bunun anlamı, kıymetli
evrakın maddi ve gayrı maddi unsurları arasındaki sıkı bağdır. Bir hak kıymetli
evraka bağlanınca, söz konusu hak ancak senet ile birlikte devredilir, ya da
borçluya karşı ileri sürülebilir. Hakkı senetten ayırarak ileri süren, örneğin,
bir borcu senetten ayrı olarak ödeyen ve senedi teslim almayan borçlu senet
bedelini iki defa ödemek zorunda kalabilir. Senet ile hak arasındaki sıkı bağ
iki taraflıdır. Buna göre, senet alacaklısı senedi ibraz etmeksizin ödeme
isteyemez, aynı şekilde senet borçlusu da senet olmadan ödeme yapmamalıdır.
b) Kıymetli evrak parasal bir
değeri olan hakkı muhtevi olup, borç senedi olarak düzenlenir.
Kıymetli evrakı imzalayan
borçlu nitelikli bir borç üstlenir. Borçlu tarafından üstlenilen ve senede
bağlanan hak, nesnel olarak parasal bir değere sahiptir.
c) Kıymetli evrakın içerdiği
hak dolaşım kabiliyeti olan bir haktır.
Kıymetli evraka bağlanan
hakkın devir kabiliyeti vardır. Başkasına devredilemeyen, kişi ile sıkı sıkıya
bağlı haklar kıymetli evraka konu olamaz. Örneğin, kişilik hakları, sükna
hakkı, velayet hakkı gibi haklar kişiye bağlı olup başkalarına devir edilemeyeceği
için kıymetli evraka da konu olmaz.
d) Kıymetli evrakta
mücerretlik (soyutluk) ilkesi geçerlidir.
Kıymetli evrak ilişkisi kural
olarak bir temel ilişkiye dayanır. Biz bu temel ilişkiyi kıymetli evrakın
doğumuna neden olan ilişki diye adlandırabiliriz.
x ........ Kıymetli evrak
ilişkisi ........ x
x .......... Alt (Temel ilişki ).......... x
Mücerretlik ilkesinden kasıt,
kıymetli evrakın doğumuna esas teşkil eden temel ilişki ile kıymetli evrak
ilişkisi arasında bir bağlantı olmaması, kıymetli evrak ilişkisinin temel
ilişkiden soyut olmasıdır. Buna göre, kıymetli evraka temel teşkil eden bir
satım sözleşmesi, eser sözleşmesi gibi ilişkilerdeki aksaklık, geçersizlik,
noksanlık kıymetli evrakın geçerliliğini etkilemeyecektir.
Kıymetli evrak temel
ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece mücerretlik ilkesinin geçerliliği
sınırlıdır. Zira böyle bir halde senet bedelinin talep edilmesi durumunda temel
ilişkinin tarafları, eğer temel ilişkide bir noksanlık ya da sakatlık varsa, bunları
talep sahibine karşı ileri sürebilecektir. Ancak kıymetli evrak ne zamanki iyi
niyetli üçüncü kişiye devredilirse mücerretlik ilkesi tüm unsurları ile devreye
girer.
Kıymetli evrak sayılan bütün
senetler mücerretlik niteliğine sahip değildir. Öte yandan senedin devir şekli
bakımından bulunduğu grup da mücerretlik açısından rol oynar. Örneğin, nama
yazılı senetlerin mücerretlik niteliği yok denecek ölçüdedir.
e) Kıymetli evrak özel şekil
şartlarına tabidir.
Kıymetli evrakın
oluşturulması, devri, kaybolması halinde iptali gibi hususlar belirli şekil
şartlarına tabidir. Söz konusu işlemler, kanunda öngörüldüğü şekilde
yapılmadığı takdirde kıymetli evrak ya hüküm ifade etmeyecek yahut istenen
sonuç sağlanamayacaktır. Senedin oluşturulmasında aranan şekil kuralları bir
sıhhat şartıdır.
3.Kıymetli Evrakın
Sınıflandırılması
a) Temsil ettikleri hakkın
türü bakımından
Temsil ettikleri hakkın türü
bakımından kıymetli evrak; aa)Para/Alacak senetleri bb) Pay senetleri ve
ilmühaberler, cc) Emtia senetleri olmak üzere üç gruba ayrılırlar.
b) Devir Şekilleri Bakımından
Devir şekilleri bakımından
kıymetli evrak nama, emre ve hamiline olmak üzere 3 gruba ayrılmaktadır.
aa) Nama yazılı senetler
Belli bir şahıs namına yazılı
olup da, onun emrine kaydını ihtiva etmeyen ve kanunen de emre yazılı
senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır. Buna göre nama yazılı bir senet
düzenleyebilmek için, a) bir kişinin namına yazılı olup, emrine kaydını
içermemesi b) fakat, kanunen emre yazılı olarak kabul edilen senetlerden ise,
sadece emre kaydını içermemesi yeterli olmayıp, emre olmadığının ya da nama
düzenlendiğinin belirtilmiş olması gerekir.
Yatırım fonu katılma belgesi,
banka bonosu, banka garantili bono, finansman bonosu dışındaki hemen tüm
kıymetli evrak nama düzenlenebilir.
Nama yazılı kıymetli evrak
devir kabiliyeti en az olan senetlerdir. Bu senetlerin devri alacağın temliki
ve senedin teslimi ile olmaktadır. Alacağın temliki yazılı devir beyanı olup,
senedin arkasına veya ayrı bir kağıt üzerine yazılabilir. Devir şekli
dolayısıyla senet borçlusu, temel ilişkideki eksiklik yada noksanlıkları yani
def’ileri senedi devralan üçüncü kişiye karşı da ileri sürebilir. Bu sebeple bu grup senetlerin mücerretlik
niteliği sınırlıdır.
bb) Emre yazılı kıymetli
evrak
Emre yazılı olan ve kanunen
böyle sayılan kıymetli evrak emre yazılı senetlerdendir. Buna göre bir kıymetli evrakın emre kıymetli
evrak sayılabilmesi için; ya lehine düzenlenen kişinin isminden sonra emrine
kaydı bulunmalı, ya da böyle hiç bir kayıt bulunmamakla beraber, kanunen emre
sayılan bir senedin bulunması gerekir. Kambiyo senedi olarak adlandırılan bono,
poliçe çek ile makbuz senedi ve varant kanunen emre yazılı senetlerdir.
İpotekli borç senedi ve irat
senedi, hisse senetleri, intifa senetleri, tahviller, varlığa dayalı menkul
kıymetler, katılma intifa senetleri, kar ve zarar ortaklığı belgesi, kara
iştirakli tahvil ve hisse senedi ile değiştirilebilir tahviller emre düzenlenemez. Bunun dışında yasalarda öngörülen tüm
kıymetli evrak emre düzenlenebilir.
Emre yazılı kıymetli evrak,
kıymetli evrakın ciro ve teslimi ile olur.Ciro, senedin arka yüzüne veya allonj
denilen kağıt üzerine yazılacaktır.Cironun senedin devrini temin edebilmesi
için, senedin senet arkasındaki ciro silsilesine göre, meşru hamil tarafından
devredilmiş olması zorunludur. Kopuk bir
ciro silsilesi ile senedi elinde bulunduran kişi, ciro ve teslim etmiş de olsa,
kendisi senedin maliki sayılmayacağı için, devir gerçekleşmiş olmaz.
cc) Hamile Yazılı Kıymetli
Evrak
Senedin metninden veya
şeklinden, hamili kim ise o kimsenin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her
kıymetli evrak hamiline yazılı senet sayılır. Bu tür kıymetli evrakta, senedi
elinde tutan kişi, senedin zilyedi ve onun maliki sayılır.
Bir kıymetli evrakın hamiline düzenlenebilmesi için
yasada açıkça bu yönde hüküm olması gerekir. Buna göre, hukukumuzda poliçe ve
bono hamiline düzenlenemez, çek hamiline düzenlenebilir. Buna karşın, banka
bonosu, banka garantili bono, finansman banosu, varlığa dayalı menkul kıymet,
kar-zarar ortaklığı belgesi, katılma intifa senedi, kara iştiraklı tahvil
hamiline düzenlenebilir. İpotekli borç senedi ve irad senedi, rehinli tahvilat
hamiline yazılabilir. Yine aynı şekilde yatırım fonu katılma belgesi ve
hamiline yazılı mevduat sertifikası hamiline düzenlenebilir. Buna karşın makbuz
senedi, varant, nakliye senedi, konşimento hamile yazılı olamaz.
Hamiline yazılı senetler
devri en kolay olan senetlerdir. Hamiline yazılı bir senedin devri için,
taraflar arasında bir anlaşmaya dayanılarak zilyedliğin karşı tarafa
geçirilmesi yeterlidir. Bir diğer ifade ile hamiline yazılı senetler, kıymetli
evrakın teslimi ile devredilir.
4. Kıymetli Evrakta Def ‘iler
Hukukta def'i; bir talep
karşısında kalan borçlunun, bu talebin varlığını kabul, ancak, haklı bir nedene
dayanarak, bunu yerine getirmekten kaçınma hakkının bulunduğu yolundaki
savunmasıdır. Örneğin, kıymetli evraka dayanarak bir talepte bulunulması
halinde, borçlunun senedin henüz vadesinin gelmediği yahut kıymetli evraka
bağlı alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki savunmaları birer def'i
oluşturur.
Hukukta benzer bir kavram da
itiraz kavramıdır. İtirazda def’iden farklı olarak talep edilen hakkın varlığı/
geçerliliği reddedilir. İtiraz halinde, bu savunmayı yapan, talep edilen hakkın
hiç doğmadığı yahut doğmuş olmakla birlikte sona erdiğini ifade etmektedir.
Örneğin, talep karşısında senette zorunlu şekli unsurlardan birinin olmadığını
dolayısıyla senedin doğmadığını söylemek bu tür bir savunmadır.
Kıymetli evrakta def’i
denildiği zaman bu her ikisini de kapsar. Defi ve itiraz arasında önemli bir
fark, res'en nazara alınma noktasındadır. İtiraz teşkil eden bir savunmayı
hakim re'sen (kendiliğinden) nazara almakla mükellef olmakla birlikte, defi
teşkil eden bir husus ancak taraflardan birince ileri sürülmesi halinde hakim
tarafından dikkate alınabilir.
Kıymetli evrakta def’i ve
itiraz 3 gruba ayrılarak incelenebilir.
a) Senedin Metninden
Anlaşılan Defiler
Senet nedeni ile kendisine
başvurulan herkes tarafından, senetle başvuran herkese karşı ileri sürülebilen,
senedin metninden, şeklinden, ciro zincirinden kısaca şekil şartlarındaki
eksiklikten doğan def'i ve itirazlardır. Örneğin, senedin şekil şartlarına uygun
olmaması, yani şekli bakımdan zorunlu unsurlardan birinin eksik olması, ciro
zincirindeki kopukluk nedeni ile senet hamilinin meşru hamil olmaması, senette
yer alan bir kayda ilişkin def'i ve itirazlar bu türdendir.
b) Senedin Hükümsüzlüğüne
İlişkin Defiler
Ortada şeklen geçerli bir
senet bulunmakla birlikte, muayyen bazı sebeplerle senedin hüküm ifade etmediği
durumlarda söz konusudur. Örneğin, senetteki iradenin sahibini bağlamadığı,
ehliyetsizlik ve imza taklidi, yetkisiz temsilcinin imza atması, senet metninde
değişiklik yapılması ve böylece senedi düzenleyenin iradesinin değiştirilmesi
hallerinde, hükümsüzlük nedeni kişiliğinde doğan kimse, talep eden şahsa karşı
hükümsüzlük def'i ileri sürebilecektir.
Aynı şekilde senedi düzenlemekle birlikte bunu karşı tarafa geçirme
iradesinin olmaması, örneğin senedin çalınması veya tehditle alınması, senedin
düzenleyene yüklenememesi hallerinde bir hükümsüzlük defi söz konusudur.
Hükümsüzlük def'nin senedin
metninden anlaşılan ve bazı hallerde senedi tümüyle geçersiz kılan defilerden
ayırd edilmesi gerekir. Hükümsüzlük def'i esas itibariyle senedi geçersiz
kılmaz. Bu hükümsüzlük esasen hükümsüzlük sebebi kendi kişiliğinde doğan
tarafından, talep eden herkese karşı ileri sürülebilir. Örneğin, senette
keşideci ya da ciranta olarak imzası bulunan şahsın bu imzası sahte ise,
senetle imzası sahte olan şahsa başvurulması halinde bu şahıs senet dolayısıyla
sorumlu olmaz, yani senet imzası sahte olan kişi veya kişiler bakımından
geçersizdir. Aynı şekilde, bir çek kooperatif adına kooperatifi temsile yetkili
olmayan kişiler tarafından imzalanmış ise, bu çek kooperatifi bağlamayacağından
talebin kooperatife karşı yöneltilmesi durumunda geçersizlik hali herkese karşı
ileri sürülebilecektir. Ancak, senedin
bu kişi bakımından geçersiz olması o senedin tümü ile geçersiz olması anlamına
gelmez. Senetlerde imzaların bağımsızlığı prensibi gereği, senette diğer
imzalar geçerli ise senet bu şahıslar bakımından geçerli olmaya devam eder.
c) Şahsi Defiler
Taraflar arasındaki
ilişkilerden doğan defilerdir. Şahsi defiler kıymetli evrak ilişkisine esas
teşkil eden temel ilişkiden doğar. Örneğin, geçersizlik irade sakatlığı,
zamanaşımı gibi yahut temel ilişki dışında taraflar arasında mevcut başka bir
ilişkiden örneğin, takas yahut hatır anlaşması gibi, doğabilir. Şahsi defiler
sadece bu ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Bunun istisnası
ilişkiye taraf olmayan kambiyo ilişkisindeki bir diğer şahsın bilerek borçlunun
zararına hareket etmesidir.
Keşideci K 100 Milyon TL
bedeli olan bir bonoyu lehdar L'ye vermiş olsun. Bu bono L tarafından Cl'e,
ondan da C2'ye, C2‘ den de son olarak hamil H‘ye teslim edilsin. Bu örnekte,
K'nin C2'den başka bir sözleşme ilişkisi dolayısıyla 50 Milyon TL alacağı
bulunsun. Senet C2'nin elinde iken, C2'nin senedin ödenmesi için K'ya
başvurması halinde K kendisine karşı takas definde bulunabilir. Ancak, aynı
senedin iyi niyetli C3‘e ciro edilmesi halinde, senet bedeli C3 tarafından
istenecek olursa K, C'ye karşı sahip olduğu defini C3'e karşı ileri süremez.
Zira bu bir şahsi defi olup sadece o ilişkinin tarafları arasında geçerlidir.
Takas definin ileri sürülmesi hali, ancak C3'ün bilerek borçlunun zararına
hareket etmesi, yani takas defini bilmesi ve C2'yi bundan kurtarmak amacı ile
devralması halinde mümkün olacaktır.
Şahsi defilerin ileri
sürülmesi durumu senedin niteliğine göre değişir. Örneğin, nama yazılı
senetlerde şahsi defiler, taraflar arasındaki ilişkiye taraf olmayan ve senedi
devralana karşı da ileri sürülebilir. Oysa emre ve hamiline yazılı senetlerde
kişisel defiler sadece taraflar arasında ileri sürülebilir.
5. Kıymetli Evrakta İmzaların
İstiklali İlkesi
Bir poliçeye hangi sıfatla
olursa olsun (keşideci, ciranta, muhatap, avalist) imza atmak suretiyle sorumluluk
altına giren kimse, diğer imza sahiplerinin imzasından bağımsız olarak
sorumluluk altına girer. Diğer imzalar herhangi bir sebeple geçersiz olsa dahi,
bu geçersizlikten bağımsız olarak her imza sahibi kendi imzasından sorumlu
olmaya devam eder. Dolayısıyla bir poliçe veya bono borçlanmaya ehil
olmayanların imzasını, aslında mevcut olmayan şahısların imzalarını yahut
imzalayan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebeple
bağlamayan imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmez.
II. KAMBİYO SENETLERİ
1. Genel olarak
Türk hukukunda kambiyo
senetleri bono, poliçe ve çektir. Kambiyo senetleri, esas itibariyle ifa uğruna
yapılmış bir tasarruf olup, bir dolaşım ve ödeme aracıdır. Bu senetler kanunen
emre yazılı senetlerdir. Ancak,”nama yazılıdır”, “emre değil” ya da “namadır”
gibi açık bir kayıtla nama da yazılabilirler.
Öte yandan sadece çek hamiline de yazılabilir. Fakat bono
ve poliçe hamiline yazılamaz. Ancak banka bonosu, banka garantili bono ve
finansman bonoları bunun istisnasını oluşturur. Kambiyo senetleri belirli şekil
şartlarına tabidir. Bu çerçevede poliçede asgari sekiz, bonoda yedi çekte ise
altı şekil şartı vardır.
Kambiyo senedi düzenlemede ehliyet konusu genel hükümlere
tabidir. Buna göre, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine ) sahip
olan her gerçek kişi ile tüzel kişiliği haiz ortaklıklar yetkili organları veya
temsilcileri vasıtası ile kambiyo senedi düzenleyebilirler.
K K
M L M L
K----------------------L
Bu açıklamadan sonra genel
bir kıyaslama yapılacak olursa;
Poliçe Bono Çek
Şekil Şartı 8 7 6
Devir Şekli Emre veya nama Emre veya nama Emre , nama, hamiline
İlişkinin Tarafları Üç taraflı ilişki İki taraflı ilişki Üç taraflı ilişki
Taahhüdün Şekli “ödeyiniz” “ ödeyeceğim” “ ödeyiniz”
Bu açıklamadan sonra kambiyo
senetlerini ayrıntılı olarak inceleyebiliriz..
2. Poliçe
a) Kavram
Poliçede üç taraflı ilişkiyi
düzenleyen bir senettir. Bu senette düzenleyen keşideci, muhatap olarak
adlandırılan diğer bir kişiye, poliçede gösterilen ve lehtar olarak
adlandırılan diğer bir kişinin emrine veya istinaen namına, vadede belirli bir
meblağı ödeme emrini, muayyen şekil şartlarına bağlı olarak verir. Muhatap
olarak adlandırılan kişi bu ilişkiye esasen „kabul“ ile birlikte girer.
b) Şekil şartları
al) Poliçe kelimesi
Poliçe kelimesinin senet
metninde ve senet hangi dilde yazılmış ise, o dilde yer alması gerekir.
a2) Belirli bir meblağın
kayıtsız şartsız ödenmesi emri
Poliçe belirli bir bedelin
ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız bir ödeme emrini (havaleyi) içermelidir.
Bedelin poliçede nakit olarak ve şartsız ifade edilmesi gerekir. Ayrıca bu bedelin belirli olması mecburiyeti
vardır. Rakam, alternatif bir biçimde
ifade edilemez. Meblağın Türk parası olması mecburiyeti yoktur. Bu meblağ
yabancı para üzerinden, yahut altın değeri üzerinden de ifade edilebilir. Meblağ senedin metnine harf ve rakam ile
yazılabilir. Eğer bunlar arasında bir farklık varsa harf ile yazılan miktar
esas alınır. İki farklı harf varsa az olanına itibar edilir.
a3) Muhatabın adı soyadı,
muhatap tüzel kişi ise ünvanı
Poliçede önemli olan
muhatabın teşhis edilebilmesidir. Muhatabın hayali olması veya muhatabın
imzasının taklit edilmesi poliçenin geçerliliğini etkilemez. Muhatabın
ayrıca adresinin yazılı olması zorunlu değildir. Muhatap bir veya birden fazla
kişi olabileceği gibi, keşidecinin de muhatap olması mümkündür.
a4) Vade
Poliçenin ayrıca bir vadeyi
içermesi gerekir. Poliçeye 4 türlü vade konulabilir. Bunlar belirli bir vade
(1.1.1996 gibi), senedin düzenlenme tarihinden itibaren belirli bir vade
(ihdastan itibaren 90 gün gibi), görüldüğünde vade ve görüldüğünden belirli bir
müddet sonra (görüldüğünden itibaren 90 gün gibi) vadedir. Bu dört tür vadeden
farklı bir vadeyi veya birbirini takip eden vadeleri gösteren senetler
geçersizdir.
Poliçeye vade konulması
gerekmekle birlikte, poliçeye vade konulması esaslı şekil şartı değildir.Eğer
poliçeye bir vade konulmamış ise, poliçe görüldüğünde vadeli poliçe sayılır.
a5) Ödeme yeri
Poliçede ödeme yerinin en az
mülki mahal olarak (İstanbul, Ankara) gibi gösterilmesi gerekir. Ödeme yerinin
açıkça belirtilmemiş olması, mutlak olarak geçersiz kılmaz. Eğer muhatabın adı
ve soyadı yahut ünvanı yanında bir yer belirtilmiş ise orası ödeme yeri
sayılır. Eğer burada da bir yer belirtilmemiş ise poliçe batıl sayılır.
a6) Lehtar
Poliçenin, kime veya kimin
emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını içermesi gerekir.
a7) Keşide tarihi ve yeri
Poliçenin
düzenlendiği tarihin gösterilmesi gerekir. Eğer keşide tarihi gösterilmemiş ise
diğer şekil şartları tamam olsa dahi, senet poliçe sayılmaz. Keşide tarihi gün,
ay ve yıl olarak yazılmalıdır. Keşide yeri ise alternatif bir şarttır. Eğer
poliçede düzenleme yeri gösterilmemiş ise, poliçe keşidecisinin imzası
yanındaki yer keşide yeri sayılır. Eğer burada da bir yer gösterilmemiş ise
senet poliçe sayılmaz.
a8) Keşidecinin imzası
Poliçede keşidecinin imzası,
esaslı şekil şartıdır. Eğer poliçede keşidecinin imzası yoksa, poliçe hiçbir
hüküm ifade etmez. Keşideci poliçeyi bizzat düzenleyebileceği gibi, yetkili
temsilcisi vasıtası ile de düzenleyebilir. Tüzel kişiler adına poliçe
düzenleyebilme, yasal temsil organlarına veya yetki vermek kaydı ile
temsilcilerine aittir.
c ) Açık Poliçe
Tedavüle çıkarılırken zorunlu
şekil şartları tam olmayan, en az keşidecinin imzasını içeren, tarafların
aralarındaki anlaşmaya uygun olarak lehdar veya daha sonraki hamiller
tarafından tamamlanmasını kararlaştırdıkları, doldurulunca unsurları tam bir
poliçe hüviyetini kazanan poliçe açık yada diğer bir deyişle beyaz poliçe
sayılır. Poliçeyi alan ve doldurma yetkisi olan hamil veya hamiller bu poliçeyi
aralarındaki anlaşmalara aykırı olarak doldurulursa, bu husus daha sonraki
hamillere karşı ileri sürülmez. Bunun anlaşmaya taraf olan hamile karşı ileri
sürülebilmesi için, onun poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisabı
sırasında kendisine ağır bir kusurun yüklenebilmesi gerekir.
ç) Poliçede kabul
„Kabul“ muhatabı poliçe
ilişkisine sokan ve onu poliçenin asıl borçlusu haline getiren şartsız ve
bağımsız bir taahhüttür. Kabulde geçerli
tek şart kısmi kabuldür. Kabul, muhatap tarafından poliçe üzerine
"kabulümdür“, „ödeyeceğim“ veya benzeri bir ibare ve atılacak imza ile
gerçekleşir. İmza kabulde esaslı şekil şartıdır. Muhatabın sorumluluğunun
doğduğu an kabul için imza attığı an değil, kabul edilen senedin kabule arz
edene teslim edildiği andır. Muhatap kabulden önce poliçeden sorumlu olmaz.
Kabul sadece poliçede söz
konusudur. Keşidecinin çektiği poliçeyi muhatap borçlu da olsa kabule mecbur
değildir.
Poliçe düzenlendiği andan
vadeye kadar kabule ibraz edilir. Vade günü ile vadeyi takip eden 2 iş günü
içinde senet ödenmek üzere ibraz edilir. Poliçeyi kabule arz hamil veya senedin
zilyedi tarafından gerçekleştirilir. İbraz edilen poliçe kabul edilmez ise
ibraz eden hamil veya zilyed bu hususu çekeceği bir kabul etmeme protestosu ile
tespit ettirebilir.
Poliçenin düzenlenme
Tarihi Vade
Günü Vadeden sonra 2
gün
x .................................................x..............................................x
kabul için ibraz süresi ödenme için ibraz süresi
Görüldüğünde ödenen poliçeler
kabule ibraz edilmez. Kabul için ibraz yeri muhatabın ikametgahıdır.
Kabul için ibraz isteğe bağlı
olmakla birlikte, bazı hallerde kabule ibraz mümkün değil, bazı hallerde ise
kabule ibraz zorunludur. Görüldüğünde vadeli poliçeler ile kabule arzın
keşideci tarafından belirli bir süre veya tamamen yasaklandığı durumlarda senet
kabule arz edilemez. Ancak öte yandan görüldüğünden belirli bir süre ödenecek
poliçeler ve ikametgahlı poliçeler ile keşidecinin kabule arzı zorunlu kıldığı
durumlarda senedin kabule arzı mecburidir.
d) Poliçenin cirosu
aa) Cironun Tanımı, Şekli ve Tarafları
Ciro emre yazılı senetlerin
içerdiği hakları devretmeye yönelik bir irade beyanı olup, bu irade beyanı ile
ciranta (ciro eden) senet borçlusuna ve ciro edilen kimseye çifte yetki
vermektedir.
Ciro, yazılı bir devir
beyanıdır. Bu beyan senedin arka yüzü veya devamı olan allonj denilen bir kağıt
üzerine yapılır. Ciro kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Kabulden farklı olarak
kısmi ciro batıldır. Bu anlamda ciro şekli olarak tam veya beyaz ciro şeklinde
yapılabilir. Tam ciro, ciro edenle ciro edilenin belli olduğu cirodur. Ahmet
AK'a ödeyiniz, Mehmet BİLİR (imza) gibi; beyaz ciro ise sadece ciro edenin
belli olduğu cirodur. Ödeyiniz, Mehmet BİLİR (imza) veya sadece imza gibi.
Ciro, poliçe lehdarın eline
geçtiği andan ödememe protestosunun keşide edildiği veya bu protesto keşide
edilmemiş ise, yasal olarak keşide edilebileceği vadeyi izleyen iki iş günü
içinde iş saatleri bitimine kadar yapılabilir.Vadeden sonra yapılan ciro ise
alacağın temliki hükümlerine tabidir.
bb) Cironun Türleri
a1) Temlik cirosu
Poliçeden doğan hakkın devredilmesi amacı ile yapılan
cirodur. Temlik cirosu tam ciro veya beyaz ciro şeklinde yapılabilmektedir.
Temlik cirosunun temlik, teşhis ve garanti fonksiyonu vardır. Temlik fonksiyonunun
anlamı, temlik cirosu ile poliçe ve poliçeden doğan hakların mülkiyetinin ciro
edenden ciro edilene geçmesidir. Ayrıca temlik cirosu ile poliçeyi elinde
bulunduran kişi, düzgün bir ciro silsilesi ile poliçeyi elinde bulundurduğunu
belirterek hak sahipliğini kanıtlar. Bu da temlik cirosunun teşhis
fonksiyonudur.
Düzgün ciro silsilesinden kasıt, bir önceki ciroda ciro
edilenin bir sonraki ciroda ciranta olmasıdır.
Bu noktada senedi beyaz ciro ile elinde bulunduran arada maddi anlamda
kopukluk olsa bile senedi düzgün ciro silsilesi ile almış sayılır. Garanti
fonksiyonunun anlamı ise, cirantanın kendisinden sonra gelenlere ve özellikle
hamile senedin kabul edilmemesi ve ödenmemesinden sorumlu olduğunu beyan
etmesidir. Buna göre, ibraza rağmen bir ödememe durumu söz konusu olursa
cironun teminat (garanti) işlevi uyarınca, ciro eden kişi hamile ve kendisinden
sonra gelenlere karşı sorumlu olur.
a2) Tahsil cirosu
Tahsil cirosunda ciranta,
ciro edilene poliçe bedelini tahsil ve buna bağlı işlemleri yapma yetkisini
verir. Tahsil cirosu ancak tam ciro olarak yapılabilir. Bu ciroya ayrıca
"bedeli tahsil içindir”, “tevkil içindir” gibi bir ibare eklenir. Senedi
tahsil cirosu ile alan kimse ancak yeni bir tahsil cirosu yapabilir, bir temlik
veya rehin cirosu yapamaz. Temlik cirosundan farklı olarak tahsil cirosunun
temlik ve teminat fonksiyonu yoktur. Tahsil cirosunda, ciro edenin ö1ümü veya
fiil ehliyetinin kısıtlanması ya da kaybı ciro edilenin yetkisini kaldırmaz.
a3) Rehin cirosu
Rehin cirosu ile ciro eden,
poliçede yerleşmiş olan hakkı ciro edilen kişiye rehnetmektedir. Rehin cirosu
da ancak tam ciro şeklinde yapılır. Ayrıca, "bedeli rehindir” , “bedeli
teminat içindir” şeklinde bir ibare de bulunur. Poliçeyi rehin cirosu ile alan
kişi poliçeyi ciro etmek isterse, ancak tahsil cirosu ile devredebilir, temlik
veya rehin cirosu yapamaz.
Tahsil cirosundan farklı
olarak rehin cirosunda poliçeyi devralan, cirantanın temsilcisi değildir. Bu
nedenle poliçeyi ciro edene karşı ileri sürülebilecek kişisel defiler kendisine
karşı ileri sürülemez.
Ciro ile senedi devralan
senetten doğan hakları kendi namına kullanır, senet borçlularına karşı kendi
adına takip yapabilir.
e) Poliçede ödeme
Poliçe, borçlunun
ikametgahında ödenecek bir senettir. Poliçenin esas borçlusu kabul etmiş
muhataptır. Ödeme yapabilmesi için poliçenin ödeme için vadesinde veya vadeyi
izleyen iki iş günü içinde, hamil tarafından muhataba ibraz edilmesi gerekir.
İbraz üzerine poliçeyi vadesinde ödeyen borçlu borcundan kurtulur. Muhatap,
poliçeyi öderken bunu meşru hamile ödemekle mükelleftir. Bunun için de hamilin,
düzgün bir ciro silsilesi ile hamil olup olmadığını kontrol etmesi
gerekir. Muhatap ibraz üzerine poliçeyi
kısmen yada tamamen ödeyebilir.
Muhatap tarafından kabul
işlemi yahut ödeme yapılmadığı zaman rücu mekanizması işler. Buna göre hamil,
muhatabın kabul etmemesi veya ödememesi halinde, durumu kabul etmeme ve ödememe
protestosu ile tespit ettirerek, ciro silsilesinde kendisinden önce gelen
kişilere, sıra gözetmeksizin bunlardan birisine, birkaçına veya tümüne birden
poliçe bedelinin ödenmesi için
başvurabilir.
Hamilin başvurduğu kişi
ödemede bulunursa o da aynı şekilde kendisinden öncekilere başvurur. Başvurma
hakkının doğması ve rücu mekanizmasının işleyebilmesi için hamilin muhataba
kabul etmeme veya ödememe protestolarını çekmiş olması gerekir. Eğer hamil
kabul etmeme halinde kabul etmeme protestosu yahut vade veya vadeyi takip eden
iki iş günü içinde ödememe protestosu çekmez ise kabul etmiş muhataptan başka
kişilere karşı başvurma hakkını kaybeder. Mücbir sebep hali bundan müstesnadır.
Aynı şekilde senette protestosuz kaydı var ise bu halde de protesto çekilmesine
gerek yoktur.
Kural olarak kabul etmeme
protestosunun çekilmemesi sorumlulara başvurma hakkını düşürmez. Hamil bu halde
kabul edilmemiş poliçeyi süresinde ödeme için ibraz ve ödememe halinde protesto
keşide ederek rücu hakkını kullanır. Ancak kabul için ibrazın zorunlu olduğu
hallerde, bunu yerine getirmeyen hamil başvuru hakkını yitirir.
Kural, senedin vade veya
vadeyi takip eden iki iş günü içinde ödenmesidir. Ancak eğer muhatabın ödeme
yapmayacağı anlaşılıyorsa, yahut muhatabın vadede ödeme yapmayacağı belirli ise
ya da kabule arzı yasaklanan poliçede keşideci iflas etmiş ise hamil vadeye beklemeksizin de rücu edebilir.
Hamilin başvurma hakkının
doğması durumunda talep edebileceği kalemler şunlardır: a)poliçenin kabul
edilmemiş veya ödenmemiş bedeli ve şart kılınmış ise faizi b) vadeden itibaren
işleyecek temerrüt faizi c) protesto ve hamil tarafından tebliğ olunan
ihbarname giderleri ve diğer giderler ç) poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak
üzere komisyon. Bu şartlar altında hamile ödeme yapan kişi a) kendisinin
başvuru sonucu ödediği meblağın tamamını b) ödediği meblağ için yıllık belirli
bir faizi c) yaptığı giderleri talep edebilir.
f) Poliçeden doğan taleplerde
zamanaşımı
aa) Kabul etmiş muhataba
karşı açılacak tüm davalar vade tarihinden itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına
uğrar.
bb) Hamilin keşideci ile cirantalara
karşı açacağı davalar, süresinde keşide edilen protesto tarihinde veya poliçede
protestosuz kaydı var ise vadenin bitiminden itibaren 1 yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
cc) Cirantanın diğer bir
cirantaya veya keşideciye açacağı davalar ise altı aylık zamanaşımı süresine
tabidir.
Söz konusu zamanaşımı
sürelerini kesen haller dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın
ihbar edilmesi, alacağın iflas masasına bildirilmesidir.
2. Bono
Bono ikili bir ilişkiyi
içerir. Bu ilişkide senet borçlu (yani senedi keşide eden) senedin lehdarına
senette gösterilen meblağı süresinde ödemeyi taahhüt eder. Bono bu haliyle
soyut bir ödeme vaadidir. Bono hukuken ifa uğruna verilen bir kıymetli evraktır.
Ayrıca iktisaden bononun kredi ve ödeme fonksiyonları vardır. Bonoda 7 zorunlu
şekil şartı vardır.
Bonodaki şekil şartları
poliçenin aynısıdır. Bonoda sadece muhatap yoktur. Dolayısıyla poliçede şekil
şartlarına ilişkin açıklamalardan muhataba ilişkin olanlar dışındakiler aynen
bonoda da geçerlidir.
Bunun dışında ciro etme ve
zamanaşımı konusundaki tüm açıklamalar aynen bonoda da geçerlidir.
3. Çek
a) Çekin tanımı ve niteliği
Poliçede olduğu gibi çekte de
üçlü bir ilişki vardır. Çekte keşideci muhatap bankaya çekte yazılı meblağın
lehdara ödenmesini emreder. Yalnız burada sözü geçen muhatap hemen her zaman
bir banka yada özel finans kurumudur. Ayrıca çekte yer alan muhatap, poliçeden
farklı olarak asıl borçlu olmayıp sadece gişe vazifesi görür.
Çek, poliçe ve bonodan farklı
olarak kredi aracı olmayıp sadece ödeme aracıdır.
b) Çekte şekil şartları
Çekte zorunlu şekil şartları
6 tanedir. Poliçe ve bonodan farklı olarak çekte vade yoktur. Lehdar da zorunlu
unsur değildir. Çünkü çek hamiline düzenlenebilir. Bunlar haricindeki şekil
şartları ile ilgili olarak poliçe ve bono hakkındaki tüm açıklamalar çekte de
geçerlidir.
c) Çek çekme koşulları
Türk Hukukunda poliçe ve
bonodan farklı olarak medeni hakları kullanma ehliyetine sahip her kişi çek
keşide edemez. Bir kişinin çek keşide edebilmesi için ilave belirli bazı
koşullar vardır. Öncelikle çek sadece bir banka veya özel finans kurumu üzerine
çekilebilir. Bunun dışında fiil ehliyetine sahip bir kişinin çek yazabilmesi
için ilave iki şarta daha ihtiyaç vardır.
Bu koşullardan ilki muhatap
banka ile çek keşide eden kişi arasında çek çekilebilmesi konusunda bir anlaşma
olmasıdır. Bir bankanın bir kişiye çek vermesi halinde taraflar arasında üstü
örtülü olarak bu anlaşma kurulur.
Çek çekilebilmesi için ikinci
şart ise, muhatap banka nezdinde bir karşılığın bulunmasıdır. Eğer bir
keşideci, muhatap banka nezdinde karşılık olmadan çek keşide edecek olursa bu
karşılıksızlık hususu, çekin arkasının muhatabın yazılı imzalı beyanı ile yahut
noter marifeti ile ya da takas odasının yazılı ve imzalı beyanı ile tespit
edilir. Bu durumda keşideci karşılıksız çek çekme suçu işlemiş olur ve çek
bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para
cezası her yıl artırılan belirli bir miktarın üzerinde olamaz. Bu suçtan
mükerrirlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Karşılıksız çek keşide
edilmesi halinde keşideci hakkında cezai takibata geçilebilmesi için çek
hamilinin şikayette bulunması gerekir.
Hamil hüküm kesinleşinceye kadar bu şikayetinden vazgeçebilir.
Çekin karşılıksız çıkması
durumunda muhatap banka çek hamiline belirli bir meblağı (her çek yaprağı için
300.000.000 TL) ödemek zorundadır. Bu miktar, Devlet İstatistik Enstitüsü
Başkanlığınca yapılan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz
önünde tutularak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak
ayında belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.
Keşideci, çekin karşılıksız
kalan kısmını, % 10 tazminatı ve ibraz tarihinden ödeme gününe kadar süre için
hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödemek suretiyle düzeltme hakkını
kullanabilir. Bu ödemenin, çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak ibraz
süresinin bitim tarihinden itibaren en geç 10 gün içinde yapılması gerekir. Bu
takdirde keşideci tekrar çek keşide etme hakkını kazanır.
Yeterli karşılığı bulunmadığı
için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap sahibine, kendisine
ait bütün çek defterlerini aldığı bankalara geri vermesini, iadeli taahhütlü
mektup ile bildirir. Bu ihtarın, yukarıda yazılı düzeltme süresinin dolmasından
itibaren 10 gün içinde yapılması gerekir.
Muhatap banka ayrıca yeterli
karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkındaki gerekli
bilgileri Merkez Bankası'na da bildirir.
d) Çekte vade ve ibraz
süreleri
Çekte tek tip vade vardır,
çek görüldüğünde ödenir. Uygulamada ileri düzenleme tarihi yazılmak suretiyle
fiilen vade oluşturulmakla birlikte, bu uygulama genel kuralı değiştirmez. Çek
hamili isterse ileri düzenleme tarihinden önce ibraz etmek suretiyle çekin
ödenmesini isteyebilir.
Çek esas itibariyle bir ödeme
aracı olduğu için vadeden farklı olarak kısa ibraz süreleri vardır.
Buna göre:
Bir çek keşide edildiği yerde
ödenecekse on gün, keşide edildiği yerden başka yerde ödenecekse bir ay içinde
muhatap bankaya ibraz edilmelidir.
Ödeneceği memleketten başka
bir memlekette keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise
bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu
bağlamda Akdeniz’de sahili olan devletler farklı kıtalarda da olsa aynı kıtada
kabul edilir.
Tüm bu süreler, çekte keşide günü olarak gösterilen
tarihten itibaren işlemeye başlar.
e) Çekin devri
Çek hamiline ise ya da
belirli bir kişinin ismi ile birlikte hamiline kaydını içeriyorsa teslim yolu
ile devredilir. Nama yazılı bir çek alacağın temliki ve teslim yolu ile emre
yazılı çek ise ciro ve teslim yolu ile devredilir.
Çekte temlik ve tahsil cirosu
yapılabilir, rehin cirosu yapılamaz. Öte yandan çekin muhatap bankaya cirosu
makbuz hükmündedir.
f) Çekte ödeme
Çek ödenmek üzere muhataba
ibraz süresi içinde ibraz edilmelidir. Çeklerin ödeme için ibrazı ancak iş günü
ve saatlerinde yapılır.
İbraz süresinin son günü
tatile rastlıyorsa ibraz süresi tatili izleyen ilk iş günü mesai saatinin
bitimine kadar uzar.
Çek görüldüğünde
ödeneceğinden süresi içinde ibraz edilen çeki karşılığı varsa muhatap banka
ödemek zorundadır. İbraz süresi geçmiş olsa dahi, keşideci çekten caymamış ise,
muhatap çeki geçerli olarak ödeyebilir. Bu noktada karşılığı olmasa bile eğer
muhatap banka çeki teyit etmiş ise yine ödeme mükellefiyeti altındadır.
Keşideci çeki çizgili çek
olarak düzenleyebilir. Çizgili bir çek muhatap banka tarafından ancak bir
bankaya ödenebilir. Bu noktada eğer çek
üzerindeki iki paralel çizgi arasında belirli bir bankanın ismi var ise “özel”
sadece”banka” kelimesi yer alıyorsa “genel” çizgili çek söz konusudur.
Çek tedavüle çıktıktan sonra
çekin kendisinin veya üçüncü bir kişinin elinden rızasına aykırı olarak
çıktığını iddia eden keşideci ancak ödemeyi durdurabilir. Aksi halde çekten
cayma ancak ibraz süreleri geçtikten sonra olanaklıdır.
Çek tedavüle çıktıktan sonra
keşidecinin durumunda değişiklik olması örneğin keşidecinin ö1mesi, iflas
etmesi, fiil ehliyetini yitirmesi halinde dahi ibraz süresi içinde çek
geçerliliğini korur.
Muhatap çeki öderken, ciro
silsilesinin şeklen düzgünlüğünü inceleme yükümü altında olmakla birlikte
imzaların sıhhatini incelemek zorunda değildir.
Çek ibrazında ödenmez ve bu
husus noter marifeti ile ya da muhatabın çek arkasına yazılı ve imzalı beyanı
ile veya takas odasının aynı nitelikteki beyanı ile tespit edilecek olursa
hamil rücu hakkını kullanabilir.
AŞAĞIDAKİ
ÖZET BİLGİLERİ ÇALIŞMA NOTLARI OLARAK KULLANABİLİRSİNİZ.
Nama yazılı senetlerin kamu
güvenliği yoktur ancak ipotekli borç senedi ile irat senedi nama yazılı olsa
bile kamu güvenliğine sahiptir.
Nama tazılı olabilecek
kıymetli evraklar şunlardır; Hisse senetleri, ancak ipotekli borç senedi ile
irat senedi ve tüm kambiyo senetleri nama yazılı olabilir.
İpotekli borç senedi tapuya
kayıtlı bütün gayrimenkuller için çıkarılabilirken, irat senedi tapuya kayıtlı
olmayanlar için de çıkarılabilir.
Makbuz senedi ve varant
eşyayı temsil eden sentlerdendir. Makbuz senedi eşya üzerindeki mülkiyet
hakkını varant ise eşya üzerindeki rehin hakkını kurar ve temsil eder.
Nama yazılı senet hakkında
hamiline yazılı sentteki gibi ibraz edilmesi için bazı düzenlemeler yapılabilir
bu durumda eksik nama yazılı senet söz konusu
olmuş olur.
Kambiyo
senetlerin Nama Yazılı olması için
- iş bu senet emre yazılı
değildir.
- İşbu senet ciro edilemez
- İşbu senet nama yazılıdır
Kayıtları bulunmalıdır.
Adi borçların aksine TTK da
borçlu kimsi ifayı reddedemez.
Vade tarihinden sonra iki iş
günü sonrasında veya iki iş günü içinde olsa bile ödememe protestosu
çekilmesinden sonra yapılan ciro geçersiz değildir ancak artık alacağın temliki
hükümlerine tabidir.
Diğer vadelerden farklı
olarak görüldüğünde ödenecek poliçelerde ödememe protestosunun iki iş günü
içinde çekilmesi zorunlu değildir. İbraz süresi gibi ödememe protestosu
çekilmesi de bir yıllık süreye tabidir.
Limited şirketlerin pay
senetleri kıymetli evrak değildir.
Nama ve emre yazılı
senetlerin hamiline yazılı hale getirilmesi için herkesin rızasını senet
üzerinde göstermesi gerekir.
Nama yazılı senetlerin iptali
için hamiline yazılı senetlerin iptali usulü uygulanır. Ancak nama yazılı bono
poliçe çek iptalinde emre yazılı senet usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Nama
yazılı irat senedi ve ipotekli borç senedi ise Medeni kanun hükümlerine göre
iptal edilir.
Hamiline
senetlerde ödeme yasağı alabilmek için ilk önce iptal davası açılması lazımdır.
Ancak emre yazılı senetler ve nama yazılı
için doğrudan ödeme yasağı kararı alınabileceği gibi doğrudan iptal davası da
açılabilir.
Ödeme yasağı ödeme yeri
mahkemesinden istenir
Nama yazılı senetlerin
iptalinde borçluya tanınmış 2 yetki vardır. Bunlar ilan sayılarının azaltılması
ve mehil sürelerinin kısaltılmasıdır.
Senet bulunmuşsa iptal davası
açılamaz. İptal kararı maddi anlamda hak sahipliğini içermez.
Bir senedi rehin cirosu veya
tahsil cirosu ilen alan kişi ancak tahsil cirosu yapabilir. Tahsil cirosu ile
alana ciro edene karşı ileri sürebilecek defiler ileri sürülebilir ancak rehin
cirosu ile alana ciro edene karşı mevcut olan defiler ileri sürülemez. Ancak
rehin cirosu ile alan kişi bilerek borçlunun zararına hareket etmek kastıyla hareket etmişse ileri
sürülebilir.
Kambiyo senetlerinde geçerli
olan imzaların istiklalli gereğince imzalardan birinin zorla attırılmış olması
senedi geçersiz kılmaz.
Bono ve poliçede lehtarın adı
ve soyadı yazılması zorunludur. Neden hamiline olamadığı bu nedenle daha iyi
anlaşılır.
Kambiyo senedindeki imza
ıslak imza olmalıdır. Açık senet geçerlidir ancak eksik senet geçersizdir.
Senette ödeme zamanı
yazılmamışsa senet görüldüğünde ödenecek senettir. (poliçe hariç)
Ödememe protestosunun
çekilmesi müracaat borçlularına başvurmanın ön şartıdır. Asli borçlulara
başvurmada böyle bir şart yoktur. Görüldüğünde ödenecek poliçelerde sadece
ödememe protestosu çekilir.
Poliçede
kabul alonj üzerine yapılamaz.
Ayrıca
kısmi kabul geçerlidir. Ancak kısmi ciro batıldır.
Keşideci
poliçeyi ilk önce kendisi kabul ettirip sonradan lehtara verebilir.
Poliçe muhatabın
ikametgahında kabule arz edilir.
Poliçeye
sadece keşideci kabule arz yasağı koyabilir. Kabule arz yasağı mutlak bir ilke
değildir. Çünkü
- Görüldüğünden belli bir
müddet sonra ödenecek poliçeler hiç
- İkametgâhlı ve adresli poliçelerde
süresiz
kabule arz yasağı olamaz.
Poliçede hamilin müracaat
hakkının kapsamına 1- ödenmeyen bedel 2- poliçe bedelinin %03 ünü aşmamak
kaydıyla komisyon 3- gecikme faizi 4- hamilin yapmış olduğu masraflar. Müracaat
hakkı ile gecikme tazminatı istenemez. Ek zarar varsa bunun için ayrıca dava
açılmalıdır.
Cirantalar kabule arz
süresini uzatamaz. Cirantalar kabule arz zorunluluğu da getirebilirler.
Görüldüğünde ve görüldüğünden
belli bir müddet sonra ödenecek poliçelerde 1 yıl içinde kabule arz etme
zorunluluğu vardır.
Kabul beyanının tarihli
olması gerekir tarih yoksa bu noter protestosu ile tevsik ettirilmelidir. Eğer
bunlar yapılmamışsa vade tarihi beklenmek zorundadır. Yani kabule arzın son
günü kabul etmiş sayılır.
Vade tatil gününe rastlarsa
ödeme günü takip eden ilk iş gününe sarkar Vade 1 nisan cumartesi ise ödeme
günü otomatikman 3 nisan pazartesi olur ve protesto süresi de bu tarih baz
alınarak hesaplanır.
Muhatap poliçeyi kabul edince
asıl borçlu olur.
Keşidecinin kabul etmemeden
dolayı sorumlu olmayacağı kaydı mümkündür ancak ödememeden sorumlu olmayacağı
kaydı geçerli olmaz. Ciranta ise bu iki kaydı da koyabilir.
Ciranta sadece imza atarak
beyaz ciro yapsa da imza atmış olacağından müracaat borçlusu olarak sorumludur.
Beyaz ciro teşhis fonksiyonu
bulunmayan ciro türüdür.
Bedeli
tahsil için, kabz için, vekaleten gibi kayıtlar varsa tahsil cirosudur.
Bedeli
teminat ve bedeli rehin gibi kayıtlar varsa rehin cirosudur.
Bila teminat ve bila
mesuliyet kabul etmemeden ve ödememeden sorumlu olmayacağına dair kayıttır.
Hamil
Vadeden önce müracaat borçlularına başvurabilmek için
1. Kabulden tamamen veya kısmen imtina
edilmiş;
2. Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın muhatap
iflas etmiş veya sadece ödemelerini tatil etmiş* yahut
aleyhindeki her hangi bir icra takibi
semeresiz kalmış*;
3. Kabul için arz edilmesi menedilen bir
poliçenin keşidecisi iflas etmiş; bulunursa
Vadenin hululünden önce de aynı müracaat
hakkını haizdir.
**Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap
ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki her hangi bir icra takibi semeresiz
kalmış ise, hamil müracaat haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba
ibrazından ve protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
PROTESTONUN
MUAFİYETİ
Keşideci veya ciranta yahut aval veren kimse,
senet üzerine "Masrafsız iade", "Protestosuz" şartlarını veya
bunlara muadil diğer herhangi bir ibareyi yazarak imzalamak suretiyle, hamile
müracaat hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu
keşidesinden muaf tutulabilir.
Bu şart, hamili, poliçeyi vaktinde ibraz etmek ve
gereken ihbarları yapmak mükellefiyetlerinden vareste kılmaz. Müddetlere riayet
olunmadığını ispat mükellefiyeti, bunu hamile karşı iddia eden şahsa düşer.
Bu şart poliçeye keşideci tarafından yazılmış ise,
poliçeden dolayı taahhüt altına girmiş olanların hepsine karşı hüküm ifade
eder; bir ciranta veya aval veren bir kimse tarafından yazıldığı takdirde hükmü
yalnız ona münhasır kalır. Keşideci tarafından yazılan şarta rağmen hamil yine
protesto çekerse masraflar kendisine ait olur.
Kabul etmeme ödememe
durumunda veya ödemenin şüpheli bir hal alması durumunda hamil durumu kendi
cirantasına ve keşideciye ihbar etmek zorundadır.
Hamil cirantasına 4 iş günü
içerinde İhbarı alan ciranta 2 iş günü içerisinde
kendi cirantasına ihbar etmesi gerekir yoksa bundan doğan zararları karşılamak
zorunda kalır.
Aval veren kişinin
sorumluluğu sadece şekli noksanlık varsa sona
ere yoksa aval verilen kişinin ehliyetsiz olması avalın sorumluluğunu
ortadan kaldırmaz.
Zamanaşımına
uğrayan kambiyo senetleri temel ilişkiye dayanan borç ilişkisinde yazılı delil
başlangıcı olarak kabul edilir
- Senedin
asli borçlusunun sorumluluğu zamanaşımı süresi boyuncadır. Poliçelerde muhatap
için zamanaşımı süresi 3 yıldır. Vadeden
sonra 2 iş günü içinde de bir şey yapılmazsa müracaat borçlularının sorumluluğu
sona erer.
- Muhatabın
poliçeyi kabul etmemesi ya da ödememesi durumunda hamilin keşideciye veya
cirantalara karşı açacağı davalar da zamanaşımı süresi 1 yıldır. 1 yıllık süre
protesto tahinden itibaren başlar ancak protestodan muafiyet kaydı varsa
vadeden itibaren başlar.
- Poliçe
bedelini ödeyen cirantanın diğer cirantalara ve keşideciye karşı açacağı
davalarda zamanaşımı süresi 6 aydır.
- Bonoda
da keşideciye karşı yöneltilebilecek taleplere karşı zamanaşımı süresi vadeden
itibaren 3 yıldır. Diğer süreler aynı yukarıdaki gibidir.
- Çeklerde
ise hamilin cirantalara keşideciye ve diğer çek borçlularına karşı müracaat
hakkı ibraz süresinin bitiminden çek borçlularının birbirlerine karşı müracaat
hakkı ise ödeme tarihinden 6 ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Banka müşterisi
adına kendisi ödeme yapmışsa burada zamanaşımı süresi 6 ay değildir. Bu süre
aralarındaki sözleşme ya da kanun hükümlerine göre tayin edilir.
TTK da zamanaşımı durduran
sebepler belirtilmemiştir. Kesen sebepler ise 4 tanedir. 1- dava açılması 2-
takip talebinde bulunulması 3- davanın ihbarı 4- alacağın iflas masasına
bildirilmesi
Vade günü poliçenin kabul
edilip edilemeyeceği sorulmaz. Vade günü sadece ödenip ödenmeyeceği sorulur. O
nedenle kabul etmeme protestosu en geç vadeden bir gün içinde çekilir.
Poliçe ilişkisine dayanılarak
açılacak sebepsiz zenginleşme davası cirantalara karşı açılamaz. Ancak Keşideci
ve lehtara karşı sebepsiz zenginleşme davası açılabilir.
Poliçeyi illa hamilin kabule
arz etmesi zorunlu değildir.
Senedin ön yüzüne sadece imza
atılmışsa yani Avalin kime verildiği belirtilmemişse keşideciye verildiği kabul
edilir. Ancak muhatabın poliçenin ön yüzüne sadece imza atması kabul anlamına
gelir.
Poliçede daha önce adı geçmiş
olan birine karşı da ciro yapılabilir.
Protestodan muafiyet kaydının
konulduğu durumlarda poliçenin kabul veya ödenmek için süresinde ibraz edildiğini
borçlu ispat edecektir.
Emre yazılı senetlerde
borçlunun hamile karşı ileri sürebileceği senetlerde esas olarak senet
metninden anlaşılabilecek defilerdir. Ancak istisnai olarak ehliyetsizlik,
sahte imza, yetkisiz temsil, cebir ile ilgili defiler de ileri sürülebilir.
Bunu yanında sahip olunan defiler de ileri sürülebilir.
İlmühaberler hisse
senetlerinin yerine geçici olarak çıkarılır. Bu nedenle nama yazılı
ilmühaberlerle nama yazılı hisse senetlerinin devri aynı şekilde olur. (Ciro +
Teslim)
Ticari mümessilin kambiyo
senedi düzenleme yetkisi vardır ancak ticari vekilin düzenlemesi için özel
yetki gerekir.
Poliçe ve bono kredi aracı
iken çek ödeme aracıdır.
Görüldüğünde ve görüldüğünden
belli bir müddet sonra ödenecek poliçelerde kapital faiz konulabilir. Bunun
dışındaki poliçelerde konamaz. Temerrüt faizi zaten hepsinde konabilir.
TTK Borçlar kanunun aksine
kişinin haklı bir nedeni olsa dahi
sebepsiz zenginleşme davası açılabileceğini belirtmiştir.
Poliçenin zorunlu şekil
şartları açık poliçe hariç lehtara verildiği anda tamam olmalıdır.
Çekin vizesinde banka sadece
sorulduğu zamanda karşılığının bulunup bulunmadığını söyler.
Çekte muhatabın kabul yasağı
vardır bankanın vereceği kabul aval anlamına geleceğinden geçerli olmaz.
İbraz süresi içinde çekten
cayma hüküm ifade etmez. İbraz süresi dolunca banka ister öder ister ödemez.
Çek belirli bir kişi adına
veya hamiline şeklinde düzenlenebilen kıymetli evraktır.
Çekin ibraz süresi içerisinde
ibraz edilememesi halinde hamil keşideci ve cirantalara karşı başvuru hakkını
kaybeder. Ödememe protestosu çekilecekse bunun da ibraz süresi içerisinde
yapılması gerekir.
Genel çizgili çek özel
çizgili çeke dönüştürülebilir ancak özel çizgili çek genel çizgili çeke
dönüştürülemez.
Havalenin şarta bağlanması
çeki geçersiz kılar.
Yargıtay içtihatlarına göre
teminat kaydının konması çeki geçersiz kılmaz. Şarta bağlanması çeki geçersiz
kılar.
Çekte faiz konulmuşsa faiz
yok sayılır. Çek geçerlidir.
Çeklerde temlik ve tahsil
cirosu yapılması mümkünken alenen rehin cirosu yapılması mümkün değildir.
Çeki ödemekle yükümlü asıl
borçlu keşidecidir.
Gerçek kişi üzerine çekilen
çekin hukuki niteliği havaledir.
Çekte kanunen tek vade
vardır. Çek görüldüğünde ödenir.
Poliçede suret tanzimine izin
verilmişken çekte suret tanzimine izin verilmemiştir.
Muhatap
banka çek karşılıksız çıktığında hesap sahibine hemen ihtar göndermez. Bu
kaldırılmıştır. Düzeltme hakkının bitiminden itibaren 10 gün içinde iadeli
taahhütlü mektupla ihtar göndermelidir. Yani düzeltme hakkı kullanılmadığında
ihtar gönderilir. Ayrıca düzeltme hakkı ile ilgili sayı sınırlandırılması da
kaldırılmıştır.
Ciranta ciro yasağı koymuşsa
sadece onun sorumluluğuna gidilemez. Diğerlerinin sorumluluğuna gidilebilir.
Asli borçlunun kısmi ödeme
teklifi reddedilemez ancak müracaat
borçlularının kısmi ödeme teklifi kabul edilmek zorunda değildir.
Keşidecinin çek keşide
edildikten sonra ölmesi kısıtlanması veya iflas etmesi çekin geçerliliğini
etkilemez. Çekin karşılığı varsa banka ödemek zorundadır
Karşılıksız çek hakkında
şikayet edebilme süresi düzeltme hakkının kullanılabileceği 10 günlük sürenin
bitiminde başlar. Düzeltme süresi de ibraz süresinin sonunda başlar.
Ayrıca hüküm kesinleştikten
sonra ödeme bile bütün cezai sonuçları ile birlikte hükmü kaldırır.
Bankanın yapacağı ciro makbuz
hükmünde olur. Ancak muhatap bankanın başka şubesinin yaptığı ciro makbuz
hükmünde olmaz. Ne hükmünde olduğu tartışmalıdır ancak diğer şube bu şekilde
ciro ile çeki 3. kişiye devredemez.
Çeke “veya hamiline” kaydı
konması onu eksik nama yazılı hale getirmez.
Sınırlı ehliyetliler kanuni
danışmanlarının izni ile kendileri kambiyo senedi düzenleyebilirler.
Yrd.Doç.Dr. SEVDA YAŞAR COŞKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder